Oda – Kısa Hikaye 1

Uzun zaman sonra ilk kez bu kalemi elinde tutuyordu. Bu kalemi sadece kitap okurken eline alırdı. Özel bir kalemdi, ona göre. Bu sefer, sanki hayatında ilk kez eline almış gibi baktı ona, masaya bıraktı ve tekrar eline aldı. Sanki bir döngüden çıkmış da ilk kez bir şey yapmayı deniyor gibiydi.

Kalemin kapağını açtı ve satırlara dokundurmadan, sadece ucu ile takip ederek okumaya başladı. Ilk sayfa bitmişti ki, omuzlarını belli belirsiz oynatıp kalemi kitabın arasına bıraktı ve odanın öbür ucuna dönerek, “Yapamıyorum” dedi. “Olmuyor, okuyamıyorum. Böyle, sanki devam edemiyorum.” Ayak sesleri odanın öteki ucundan ona doğru yaklaştı ve yumuşak bir şekilde, omzuna ılık bir el kondu. “Tamam” dedi, “Bir şekilde devam edeceksin; bugün ya da yarın.”

Herşey ne zaman bu kadar sarpa sarmıştı, o da hatırlamıyordu. Eskiden akşam yemeğinden sonra odasına gelir, eline bu sihirli kalemi alır ve okumaya başlardı. Okumak ve yazmak ona en iyi gelen şeydi. Yaklaşık bir sene önce ise herşey temelinden sarsıldı. Önce anne ve babasının arası açıldı. Babası akşamları eve geç geliyor, geldiğinde de genellikle alkollü oluyordu. Dikkatini ne ona, ne de annesine veremiyordu. Her konuşma bir iki gün sonra, sanki hiç daha önce yapılmamışçasına tekrar ediliyordu. Bu durum zamanla hem annesini, hem kendini yıprattı. Ister istemez babasına karşı bir öfke duymaya başladı. Annesinin yaptığı hiç birşey çare olamadı bu duruma. Oturulan odalar ayrıldı, yapılan sohbetler farklılaştı. Işte herşey böyle başladı.

Bazı arkadaşlarından bu tür değişiklikleri duymuştu. Onların da ailesinde buna benzer kopuşlar yaşanıyordu. Hatta bazı arkadaşlarının anne babası ayrılmışlardı. Bazılarınınki ise bir anne düzelmiş, hatta eskisinden bile daha iyi hale gelmişti. Onun ailesi şu an neredeydi, bilmiyordu. Ancak yorulduğunu hissediyordu. Evindeki bu sarsıntı hayatında yaşanacak diğer artçıların anasıydı.

Oda – Kısa Hikaye 1” için 5 yorum

  1. Ben galiba bu hikayedeki karakteri geçenlerde görmüştüm. Biraz hüzünlüydü, yüzüne bakınca içim burulmuştu. (Burada anlatılanlar umarım temelsiz iddialardır, dedikodudur demek isterdim, ama doğru gibi.) Yapabileceğim birşey olsa da o neşeli hallerine dönse (acaba neşeli değil de neşeliymiş gibi mi davranıyordu geçmişte de, her zaman gamlı mıydı?) Neyse bunlar bir yana, şuan da onu anlayacak bir dosta kalbini açmaya ihtiyacı vardır, bir içini boşaltıp rahatlamaya, bol bol Allah’a sığınmaya… Bunları denese iyi olabilir hikayenin geri kalanında. Yalnız olmadığını bilmeli.

    Beğen

    1. O “Oda”daki ben değilim ama eminim pek çok kişi şu an o odada…
      Okunmak ve hissedilmek güzel. Teşekkür ederim💜
      (tanıdığım ama şu an doğrudan seslenemedigim biriydi 😊 )

      Beğen

      1. Benim gördüğüm şahsın hüznü başka bir meseleye imiş…

        Tanıdığınız ve şu an seslenemediğiniz kişinin durumuna yazık o zaman. Keşke ses edip destek olabilseydiniz.

        Beğen

  2. Kim olduğumu bilmeden zor olan nedir?
    Bana yardım edin dememiştim ki, beni tanımanıza ihtiyaç olsun. Neyse İpek hanım yazdıklarınızı okumaya devam edeceğim👍
    “Sen beni tanımazsın…
    Sen beni uzak sanırsın…”

    Beğen

Yorum bırakın